Asgari ücretin brüt 7 bin TL olarak karara bağlanmış olması her işletme için çalışan başına bin 960 TL sosyal güvenlik fonlarına yatırım anlamına gelir. Bu rakamlar kendi namına tek başına çalışan esnaf, zanaatkarlar için de geçerlidir. Devlet, aldığı bu kararla zaten ciroları yarı yarıya azalmış olan esnaf, zanaatkarları ve yanlarındaki çalışanları gözden çıkarmış oldu.
Akaryakıt, tüp gaz, gıda, temizlik hijyen ürünleri, kira gibi temel zorunlu harcamaların %70’ler düzeyinde arttığı düşünüldüğü zaman, sorunun çalışanın veya esnafın alacak olduğu 6 bin TL maaştan ibaret olmadığı ortaya çıkar.
Kaldı ki mikro küçük boy işletmeler olan esnaf zanaatkar işletmelerinin tüm olumsuz koşullara rağmen bugüne kadar kendileri ve çalışanları için, göstererek veya göstermeyerek maaşları bu düzeylerde ödemeye alıştıklarını biliyoruz. İlgili herkes de biliyor.
Asgari ücret komisyonu aldığı son kararla aynı anda hem maaş artışı, hem de sosyal güvenlik fonlarına yatırım imkanını tümüyle ortadan kaldırdı. Ya biri, ya ötekisi… Maaş artışı yapılırsa; sosyal güvenlik fonları açıkta kalır… Maaşlarda artış yapılmazsa çalışanların temel harcamaları açıkta kalır. Kırk satır mı? Kırk katır mı?
Bu nedenle yayınlanan asgari ücret, sadece seçimlik bir operasyon olarak önümüzde durmuyor… Aynı zamanda sosyal güvenlik fonları için de bir tehdit olarak duruyor. Önlem alınmazsa, kayıt dışılığın alıp başını gitmesi ayrıca değerlendirmeye alınmak zorundadır.
Sonuç olarak kendi kendimize yaptığımız ve ödenemez duruma getirilen sosyal güvenlik harcamaları devasa bir sorun olarak seçim sonrasında bizleri beklemektedir. Belli ki boykotlar, itaatsizlikler, eylemlerle başlayacağımız bir yıla girmiş bulunuyoruz.
Yarattığımız düzen temel ihtiyaçlarımızı karşılamaktan dahi uzaklaştı. Mesele budur…