“ Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Doğu Akdeniz’de enerji kaynaklarına dair gerginliği tırmandırıcı adımlar atmaya devam etmektedir. Yönetimi ve refahı paylaşmak istemediğini eş zamanlı ve ayrı ayrı yapılan Annan Planı referandumunda bir kez daha gösteren Kıbrıs Rum tarafının tahakkümcü vizyonu, dönemin Genel Sekreteri tarafından da rapor edilmişti.
Değişmeyen bu tahakkümcü vizyonun etkisi altında Rum yetkililer yaptıkları açıklamalarda bir yandan şiddet yoluyla
gasp ettikleri siyasi statüyü devam ettirmek için hem ülkemizi hem de Türkiye Cumhuriyeti’ni suçlarken, öte yandan da hem Kıbrıs’ta hem de bölgemizdeki barış ve istikrarı tehdit eden gerginlik arttırıcı icraatlarına devam etmektedir.
İlgili tüm tarafların kabul ettiği üzere Kıbrıs Adası etrafındaki doğal kaynaklar, iki Halka aittir. Kıbrıs Türk Halkı’nın bu kaynaklara dair hakkı sadece maddi olarak değil, bu kaynakların yönetimine de şamildir. Kıbrıs Türk tarafı asla haklarının Kıbrıs Rum tarafınca gasp edilmesine ve Halkımız yok sayılarak bu kaynakların yönetilip tek yanlı kullanılmasına izin
vermeyecektir. KKTC olarak bu kaynaklara dair Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) gerekli imtiyazlar ve lisanslar verilmiştir ve ilgili şirket bu doğrultuda ülkemiz adına çalışmalarına devam edecektir.